‘’Gökyüzüne kaleler inşa ettiyseniz emeğiniz boşa gitmiş sayılmaz, kaleler tam da olmaları gereken yerdedir. Şimdi altlarına temel atmaya başlayın.’’
Henry David Thoreau
1-Tesadüfen Keşfedilmiştir.
EMDR’ın bir terapi yaklaşımı olarak gelişmesi 1987 yılında Dr. Francine Shapiro’nun, göz hareketlerinin rahatsız edici düşüncelerin şiddetini azaltabildiğini tesadüfen keşfetmesi ile başlamıştır. Dr. Shapiro bu etkiyi travmaya maruz kalmış kişiler üzerinde bilimsel olarak inceleyip, iyileşmede sağlanan başarıyı gösteren çalışmasını yayınlayınca tüm dünyadan terapistlerin ve araştırmacıların ilgisini çekti. EMDR terapisi günümüzde birçok terapi ekolünden öğeler içerir. Farklı psikolojik sorunlar için özel olarak geliştirilen farklı uygulama protokollerine sahiptir. Aynı zamanda diğer psikoterapi ekollerine entegre edilebilen bütüncül bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bazen tesadüfler hayat kurtarır.
2 – EMDR yaklaşımına göre geçmiş anılar şimdiki davranışlara sebep olur.
EMDR yönteminin temel bakış açısına göre olumsuz inançlar ve olumsuz duyguların temelinde geçmişte yaşanan işlevsiz şekilde depolanan acı verici anı ağlarının olduğu düşüncesidir. Bu mantıkla danışanın sekiz aşamalı, üç yönlü (geçmiş, şimdi, gelecek) bir protokol uygulanarak olumsuz anılara duyarsızlaşması sağlanır. Danışan anılara duyarsızlaştığı zaman ortaya çıkan olumsuz inançlar, olumsuz duygular dolayısıyla şimdiki davranışlar değişmeye başlar. İnançlar değiştikten sonra davranışlar değişir. Bir sonraki aşamada günlük hayattaki tetikleyicilere (olumsuz inanç ve davranışları başlatan dış uyaranlar) duyarsızlaşması sağlanır. Buradaki asıl hedef geçmişte yaşanan anıların yeniden işlenerek duyarsızlaşmanın sağlanması, bugünkü belirtilerin iyileşmesi ve danışanın gelecekte karşılaşacağı benzer sorunlar karşısında kazandığı olumlu inanç ve duyguların geliştirdiği yeni bakış açısının yönlendirdiği şekilde davranış gösterebilmesidir.
3- EMDR, kişisel tarihin yeniden yazılmasına yardım eder.
EMDR, duyarsızlaştırma aşamasından sonraki aşama olan yeniden işleme aşamasında bireyin geçmiş deneyimlerinden ders çıkarmasına yardımcı olur. Bireyin günlük hayatında ve ilişkilerinde bireysel olarak başarılı olması amacıyla gelecekte kullanacağı uygun becerileri kazanması sağlanır. Acı verici anılarla ortaya çıkan olumsuz inançların ve duyguların işlevli hale getirilerek bireyin kişisel tarihini yeniden yazmasına yardım ederken kişisel değişimi ve dönüşümü başlatır. Evrende değişeceğinden emin olduğumuz tek yer kendi beliğimizdir.
4- EMDR, beyindeki adaptif bilgi işleme modelini temel alır.
Bu model temel olarak, erken dönem deneyimlerinden oluşan ve süregelen duygu, davranış, inanç ve bunları izleyen kişilik yapısı örüntülerini oluşturan pek çok psikopatolojiyi ele alır. Beyin rahatsız edici anılar yaşandığında ilk haliyle depolar. Acı verici deneyimler işlenmeden (duygu, inanç, düşünce ve beden duyumu şeklinde) kaydedilir. Birey kaydedilen bu değişkenlerden birisi ile yeniden karşılaştığında tetiklenir. Danışanlarda travmalar nedeniyle kaçınma davranışları görülür. Olumsuz duygular yeniden ortaya çıkar. EMDR, sistematik duyarsızlaştırma prensibi ile bireyin bu tepkilerinin sönümlenmesine odaklanır. Bu sayede travmatik uyaranlara maruz kalındığında birey eski tepkileri vermemeye dolayısıyla eski davranışları göstermemeye başlar. Davranışlar inançlarla ortaya çıkar. İnançlar ise anılarla ortaya çıkar.
5- EMDR, ‘’zamandan bağımsız’’ bir psikoterapi yöntemidir.
Geleneksel psikoterapi, etkilerin ancak sürüncemeli bir süreçten sonra ortaya çıktığı düşüncesiyle zamana bağlıdır. Kısacası psikolojik sorunlarla ilgili zihindeki bilgiyi konuşarak ortaya çıkarmaya dayalıdır. Yukarıda bahsedildiği gibi adaptif bilgi işleme modelinde psikolojik işlevsizliklerin iyileştirilmesi karşılaştırmalı olarak ‘’zamandan bağımsız’’ görülür. Çünkü EMDR uygulandığında rahatsızlık verici olayların sayısından ve ne zaman meydana geldiklerinden bağımsız olarak uygulamanın etkileri hızlıca gözlemlenir. Birey rahatsızlık verici olayı terapi hedefine alıp bilinç düzeyinde tuttukça işlevsel olmayan bilgi uyarılacaktır. Bu sayede adaptif bilgi işleme sistemi uyaranlar ile aktif edilir. Böylece travmatik olaylar uygun bir duygu, kişisel atıf ve genel değerlendirme ile uygun bir çözüme dönüştürülür. Elbette burada akla gelen ilk sorular, EMDR’ı ne kadar almalıyım, ne kadar sürer gibi sorulardır. Elbette istenen hemen çözüme kavuşmaktır ancak, sorunlar bir günde oluşmadığı gibi çözüm de bir günde mümkün olamamaktadır. Süreç bireyin getirdiği soruna göre değişiklik gösterir. Anılar herkesi farklı etkiler.
6- Danışan değişime hazır olmalıdır.
Burada ilk akla gelen soru her danışana EMDR uygulanır mı sorusudur. EMDR her danışan için uygun değildir. Terapistler danışanların EMDR uygulamaya uygun olup olmadığını değerlendirirler. Çünkü terapiden sonra psikolojik ihtiyaçlar ortaya çıkar. Danışanın öyküsü alınır. Soruna neden olan anılar belirlenir. Çünkü her danışanın tepkileri ve psikolojik ihtiyaçları benzersizdir. EMDR’ın bir başka önemli özelliği ise bilgi işlemenin yavaş da olsa seanstan sonra devam edebilmesidir. Travmatik anıların yanında olumsuz duygular uyarılır. Bu nedenle danışan seanslar arasında bilinç düzeyinde rahatsızlık duyarlar. Bu durum son derece normaldir. Bu sebeple EMDR seanslarına başlayan danışanlar terapi odasının içinde ve dışında yaşayabileceği deneyimlere hazır, duyarlı ve dayanıklı olmalıdırlar. Büyük doğumlar büyük sancı gerektirir.
7- EMDR’ın kullanım alanları çeşitlidir.
Yazıda daha önce belirtildiği üzere EMDR’ın temel yaklaşımı psikolojik rahatsızlıkların çoğunluğunun işlenmemiş anılara bağlı olmasıdır. EMDR, geçen yıllar içerisinde klinik uygulama alanlarını genişletmiştir. Bu sayede bir çok psikolojik soruna yönelik hızlı bir iyileşme imkanı sağlamıştır.
Yöntem temelde travma odaklı olarak ortaya çıkmıştır. Fakat keşfedilmesinden bu yana geçen zaman içerisinde kullanım alanları çeşitlenmiştir. TSSB (travma sonrası stres bozukluğu) başta olmak üzere; kişilik bozuklukları, panik bozukluğu, kaygı (anksiyete) bozuklukları, depresyon, komplike yas, disosiyasyon, rahatsız edici anılar, fobiler, ağrı rahatsızlıkları (migren, fibromiyalji), yeme bozuklukları, performans kaygısı, korkular, stres ile başa çıkma, bağımlılıklar, cinsel ve/veya fiziksel taciz, beden algısı bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, davranım bozuklukları ve özgüven sorunları ve kompleks travma dahil pek çok alanda etkin olarak kullanılabilmekte etkili ve kalıcı sonuçlar alınabilmektedir. İyileşmeyi yapan her zaman danışanın zihnidir.
8 – EMDR terapi süreci herkes için farklıdır.
Psikoterapilerin iyileştirme süreci kişinin getirdiği soruna göre içsel, duygusal, davranışsal ve farkındalık durumuna göre yönlendirilirler. Geçmişte yaşanan acı verici olayların etkileri seansta ortaya çıkar. Danışanın getirdiği sorunlar çoğunlukla EMDR seansıyla iyileşir. Çoğunlukla acı veren anılar beraberinde rahatsız edici duygular veya bedensel duyular getirir. Bu gayet normaldir. Danışan terapisti durdurulmadığı sürece genelde birkaç dakika içinde geçmektedir. Danışan istediği zaman terapist uygulamayı durdurur. Seans sırasında danışana rahatsızlık veren duygular zayıflar. Aynı zamanda hissedildiği andaki güçlerini kaybeder. Ancak genelde birden fazla seans uygulanması gereklidir.
Bir yanıt yazın