DEPRESYON VE EMDR TERAPİSİ
Depresyon; Bireyde üzüntü, duygusal çöküntü hissi yaratarak, düşünme, sosyal aktivitelere ilgi duyma, uyku, yeme düzeni gibi davranış şekline etki eden zihinsel ve psikolojik bir rahatsızlıktır. Depresyon bir nevi, zihnin soğuk algınlığıdır. Bir kişinin depresyona girme nedenleri arasında yaygın neden olarak görülen, bir yakının kaybedilmesi, duygusal ilişkilerin bitmesi, ağır geçirilen bir hastalık, iş ve gelecek kaygısı gibi stres yaratan sebeplere dayanır. Depresyonun ortaya çıkma nedenlerinden birisi de yakın zamanda yaşanan travmatik deneyimdir. Depresyon, travma ile birlikte de görülebilmektedir. Dünyada yaklaşık 280 milyon kişinin depresyona yakalandığı düşünülmektedir. Kadınlarda bu oranın erkeklere göre yaklaşık %50 daha fazla olduğu değerlendirilmektedir. Bireyin kendisini değersiz veya umutsuz hissetmesi, sürekli mutsuz ve üzgün bir ruh halinde olması ,herhangi bir sosyal aktivitenin artık ilgi çekmemeye başlaması depresyonun en yaygın belirtileridir.
Depresyon; sürekli olarak üzüntü hali, karamsarlık ve mutsuzluk, herhangi bir sosyal aktiviteden zevk alamama gibi ilgi kaybıyla seyreden ruhsal çöküntü ile karakterize duygu durum bozukluğudur. Depresyondaki bireyde, uyku ve iştah sorunlarının yanı sıra düşünme ve bellek ile ilgili sorunlar yaşanır. Karamsarlık, mutsuzluk, suçluluk duyma gibi belirtilerle ortaya çıkan depresyonun farklı türleri bulunmaktadır.
1-EMDR Terapisi ile depresyonun üstesinden gelmek mümkündür.
EMDR, 1980’li yıllarda Psikolog Francine Shapiro tarafından TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) tedavisi için geliştirildi. Ancak yapılan araştırmalar, depresyon da dahil olmak üzere; anksiyete bozuklukları, panik atak, çocukluk çağı travmaları, yakın tarihli travmalar, kompleks travmalar, fibromiyalji, migren, fobiler gibi pek çok psikolojik ve zihinsel rahatsızlık için EMDR’nin yararlı olduğunu göstermiştir. Hayatın olağan seyri içerisinde bir ya da birden fazla travmaya maruz kalmış ve depresyona yakalanmış bireylere EMDR uygulanması hızlı ve etkili sonuçlar vermektedir.
2-Araştırmalar; depresyonun ortaya çıkış nedenleri arasında çözümlenmemiş travmaların olduğunu göstermektedir.
Çocukluk çağında sıklıkla istismara veya ihmale uğramak, şiddet ve akran zorbalığına maruz kalmak, (fiziksel/ruhsal/cinsel), yaşamı ve bedensel bütünlüğü tehdit edecek kadar ciddi bir kaza (trafik, yangın vb.) geçirmek, doğal afet yaşamak (deprem, sel vb.), doğal olmayan bir olaya şahit olmak (cinayet, hırsızlık,savaş vb.), madde kullanım bozukluğu olan bir ebeveyn ile büyümek, devam eden veya çoklu evlilik dışı ilişkiler yaşamak, zihinsel rahatsızlığı olan aile bireyi ile yaşamak, sevilen birinin kaybı ve yas yaşamak, yoksulluk çekmek vb. yaşam deneyimleri depresyonun ortaya çıkışında önemli etkilere sahiptir.
3-EMDR terapisi, güçlü terapötik bağ ile, depresyona travma odaklı yaklaşıma sahiptir.
Eğer bireyde görülen depresyon travma kaynaklı olarak ortaya çıkmışsa, EMDR terapisi ile travmalar çalışıldığında, bireyin duygu durumunda ve davranışlarda olumlu değişimler gözlenmektedir. Travma; kompleks yas, çocukluk çağı istismarı, cinsel / fziksel istismar, fiziksel şiddetve ihmal gibi durumları kapsar. Bu konular travma kökenli olduğu için EMDR Terapisi ile oldukça etkili sonuçlara ulaşılmaktadır. Depresyona travma odaklı bakış açısı sayesinde EMDR, bireyin şu anda gösterdiği depresif belirtilerin ortaya çıkmasına neden olan işlevsiz depolanmış anı ağlarının kökenine inerek, bireyin ‘’şimdi ve burada’’ oryantasyonunu engelleyen ve bloke edici inançları ortadan kaldırma üzerine çalışır. Bununla birlikte depresif belirtiler azalır ve bir süre sonra ortadan kalkar. Bu sayede birey yeni beceriler, yeni inançlar ve adaptif davranışlar göstermeye, kişiler arası yeni sosyal etkileşimler oluşturmaya başlar.
4-Depresyon, biyolojik nedenlerle oluşabildiği gibi, geçmiş olumsuz yaşantıların yarattığı olumsuz duygu, düşünce ve inançların, bugün yaşanan olumsuz olaylar tarafından tetiklenmesi sonucunda ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.
Bireylerin geçmişinde, erken çocukluk döneminde yaşadıklarının sonucunda oluşan değersizlik, çaresizlik, yetersizlik, suçluluk gibi olumsuz inançlar ve davranışlar bireylerin zayıf noktasını oluşturur. Bu durum, bireylerin hayatta karşılaştıkları olumsuz yaşam deneyimlerini bu inançların penceresinden değerlendirerek hassasiyetle yaklaşmasına neden olur. Bu durum aynı olayı iki farklı kişinin yaşayarak farklı değerlendirme ve farklı sonuçlara ulaşması ile benzerlik gösterir. Örneğin; iptal edilen bir buluşma için kişilerden birisi ‘’buluşmayı istemedi, demek ki bana değer vermiyor, beni önemsemiyor’’ şeklinde değerlendirme yapabilir. Diğeri ise ‘’buluşma iptal olduğuna göre, işlerini ayarlayamamış olabilir.’’ şeklinde değerlendirebilir. Bu değerlendirme farkı, kişilerin yaşadığı olumsuz hayat olaylarına travmatik pencereden bakması ve ‘’değersizim, önemsizim’’ inancıyla yorumlamasından kaynaklanır.
5-Birey yaşamış olduğu olumsuz ve rahatsız edici yaşam olaylarına, göz hareketleri ile sistematik olarak duyarsızlaştırılır ve yeniden işlenir, bu sayede bireyin bu anıları yeni ve sağlıklı bir bakış açısıyla değerlendirmesi sağlanır.
Yaşanan olumsuz anıların sonucunda ortaya çıkan depresyon, EMDR terapisi ile iyileşmektedir. Bununla birlikte bireyin farkındalığını arttırır. Böylece birey aynı olumsuz inançlar konusunda baş etme mekanizmasını geliştirdiği için yeniden depresyona girme olasılığı azalmış olur. EMDR terapisi ile depresyon tanısı almış bireylerde son derece etkili sonuçlar elde edilmektedir. Birçok terapi yöntemi depresyon olgularında uzun bir terapi süreci gerektirirken, EMDR terapisi bu süreci kısaltır. Böylelikle kısa zamanda depresyonu bireyin hayatından çıkarmasını mümkün kılar. Bununla birlikte depresyon olgusunun altında yatan olumsuz yaşantıların ve başlamasına neden olan tetikleyici durumların keşfedilmesi EMDR terapi tekniği ile tek tek ele alınarak terapistle birlikte danışanın bu anılar üzerinde çalışması ve olumsuz inançların olumlu inanç ve adaptif hale dönüştürülmesiyle depresyonun iyileşmesi sağlanır.
6-EMDR terapisi sadece depresyonu yenmenize yardımcı olmakla kalmayıp; kendinize yolculuk yaparak hayata, ilişkilerinize, bakış açınıza yeni ve olumlu bir farkındalık kazanmanıza da yardımcı olur!
İçinde bulunduğunuz ruh hali artık sizin için tahammül edilemez durumdaysa, sosyal aktivitelere ilgi kaybı yaşamaya başladıysanız, hayattan zevk alamıyorsanız, aklınızda sürekli olumsuz ve rahatsız edici anıları dönüyor ve olumsuz inançlara teslim oluyorsanız ve bunları geride bırakmakta zorlanıyorsanız psikoloji lisans mezunu bir EMDR terapistinden destek almanızın zamanı gelmiş demektir. EMDR terapisi ile travmalarınızı iyileştirerek, geçmişin farkındalığını bu güne entegre ederek, benliğinizi hayatın içinde yaşanmış ve yaşanabilecek olumsuzluklara karşı güçlendirmek istiyorsanız kendinize değişim, dönüşüm ve farkıdalık için bir fırsat vermek adına kendinize ve hayata daha farklı bir pencereden bakabilmek için EMDR terapisini deneyimlemek için kendinize bir fırsat tanıyabilirsiniz.
7-EMDR terapisinin sonuçları
EMDR terapisi alan danışanlar, travmatik olayı hala hatırlayabilir, ancak ya daha az rahatsızlık hissederler ya da artık hiç rahatsızlık yaşamazlar. Bazıları, travmatik olayın hafızalarında tipik bir hatıra gibi daha az belirgin olduğunu veya daha uzak hissettiklerini söylemektedir. Beyin ona gelen her bilgiyi işler. Bu işleme sonucuna göre depolar. Araştırmalara göre beyin bu işleme olayını rem uykusu sırasında meydana gelen bilinçaltı işlemlerine benzer olarak yapar. Fakat bir travma anısında bu işleme sekteye uğrar. EMDR’da amaç adaptif bilgi işleme sistemini tekrar devreye sokmaktır. Bu şekilde, travmatik anının kişinin üzerinde sahip olduğu duygu yoğunluğunu ve anlam karmaşasını yeniden düzenlenmesi sağlanır. Geçmişte yaşanmasına rağmen şimdi hala aynı acıyı veren anıların EMDR sürecinden sonra anlam ve duygusunun değiştiği çeşitli bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Bir yanıt yazın